HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Basına ve Kamuoyuna!

Avukatsız bir halk olarak bilinen Kürtlerin özgürlük mücadelesi en fazla hakikat alanında verildi.

Çünkü varlığı, dili, mücadelesi, tarihi ve bir bütünen tüm değerleri inkar edilen bir halkın evlatlarıyız. Bu yüzden Rêber Apo ilk ve en çetin mücadelesini hakikatleri ortaya çıkararak verdi. Hakikatlere dayalı bilinci geliştirmek, Kürt aklını oluşturmak, duygularını yaratmak, mücadeleci insanlarını açığa çıkarmak, örgütlemek ve mücadele eder hale getirmek için soluk soluğa bir savaşım yürüttü. Rêber Apo’nun başlattığı hakikat, varlık ve özgürlük mücadelesinin en önemli bir boyutunu da kuşkusuz basın ve propaganda çalışmalarımız oluşturdu. Partimiz PKK’nin kurucu ve önder kadrosu Mazlum Doğan yoldaşın Serxwebûn Gazetesi’ni çıkararak başlattığı, Apê Musaların büyük bir emekle büyüttüğü, faili meçhul şekilde hunharca şehit edilen onlarca basın emekçisinin bir direniş geleneğine dönüştürdüğü özgür basın alanı, Kürt halkında önemli bir aydınlanma yarattı. Özgür basın hiçbir zaman susmadı, susturulamadı ve daima hakikatin sesi olmayı başardı. Tüm zorluklar pahasına Kurdistan'da, Türkiye’de, ülke dışında ve dağlarda her türlü imkansızlığa rağmen varlığını sürdürdü. Gulîstan Tara, Hêro Bahadîn, Azîz Köylüoğlu, Egîd Roj, Cihan Bilgin ve Nazım Daştan yoldaşlar bu direniş geleneğinin son şehitleri olarak hakikatin sesi olma yolunda mücadele ederken şehadete ulaştılar.

Bugün artık derya gibi bir birikime, tarihe ve geleneğe sahip olan özgür Kürt basınının dağlardaki takipçileri de Selçuk Şahan, Gurbetelli Ersöz, Halil Dağ, Cesûr Roboskî, Arjîn Amed, Deniz Fırat, Nûjiyan Erhan, Elî Kanîroj, Arhat Ba, Jiyan Amargi, Avrîn Mahsum ve nice şehitlerimizdir. Bu soylu geleneği kendisine miras olarak kabul ederek Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne katılan ve Kurdistan dağlarında özgür basın faaliyeti yürütürken şehadete ulaşan Hêzên Parastina Gel Basın İrtibat Merkezi’nin (HPG BİM) değerli üyeleri Aso Baran, Şîlan Ezgi, Tufan Sefkan, Azad Serxwebûn ve Fırat Tolhildan yoldaşlarımızı saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.

Düşman gerçekliğinin bilince çıkarılmasında, özel savaş saldırılarının bertaraf edilmesinde, halkımızın bilinçlenip aydınlanmasında büyük rol oynayan Aso, Şîlan, Tufan, Azad ve Fırat yoldaşlarımız bir hakikat savaşçısı olarak mücadele ettiler. Düşmanın özel savaş cephesine karşı en ön safta yer alarak basın ve propaganda faaliyetlerini etkili şekilde yerine getirdiler. İnsanların bilincine ve yüreğine en etkili şekilde hitap ederek hakikatin taşıyıcıları ve Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın sesi oldular. Tüm imkansızlık ve zorluklara rağmen büyük bir yaratıcılıkla hiçbir engeli tanımadılar ve Apocu fedai militanlar olarak görevlerini layıkıyla yerine getirdiler.

Özgür basının Kurdistan dağlarındaki öncü neferleri olan Aso, Şîlan, Tufan, Azad ve Fırat yoldaşlarımızın mücadelelerini örnek alıp anılarını ölümsüz kılarak zafere taşıyacağımızın sözünü veriyoruz. Bu temelde yoldaşlarımızın değerli aileleri başta olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.

Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:


Kod Adı: Aso Baran
Adı Soyadı: Cabbar Kerîmî
Doğum Yeri: Merîwan
Anne – Baba Adı: Daiye – Mihemed Emîn
Şehadet Tarihi ve Yeri: Ağustos 2014 / Dêrsîm

Aso Baran – Cabbar Kerîmî


Kod Adı: Şîlan Ezgi
Adı Soyadı: Dilan Mavzer
Doğum Yeri: Erdexan
Anne – Baba Adı: Mihriban – Nazım
Şehadet Tarihi ve Yeri: 15 Ağustos 2017 / Zap

Şîlan Ezgi – Dilan Mavzer


Kod Adı: Tufan Sefkan
Adı Soyadı: Ulaş Güven
Doğum Yeri: Bursa
Anne – Baba Adı: Rahime – Turabi
Şehadet Tarihi ve Yeri: 13 Ekim 2024 / Medya Savunma Alanları

Tufan Sefkan – Ulaş Güven


Kod Adı: Azad Serxwebûn
Adı Soyadı: Adıl Faruk Gezik
Doğum Yeri: Riha
Anne – Baba Adı: Emine – Hamza
Şehadet Tarihi ve Yeri: 29 Nisan 2019 / Garê

Azad Serxwebûn – Adıl Faruk Gezik


Kod Adı: Fırat Tolhildan
Adı Soyadı: Müslüm Aslan
Doğum Yeri: Riha
Anne – Baba Adı: İslım – Mehmet
Şehadet Tarihi ve Yeri: 24 Nisan 2018 / Avaşîn

Fırat Tolhildan – Müslüm Aslan

Yurtseverlik duygularının her zaman güçlü ve canlı olduğu Rojhilatê Kurdistan halkımız, tüm baskı, işkence, idam ve katliamlara rağmen binlerce yıllık kadim dil ve kültürünü korumayı başardı. Bu yönüyle tüm Kurdistan halkının örnek alacağı bir duruş gösteren Rojhilat halkımız, direniş geleneğini çeşitli biçimlerde günümüze kadar ulaştırmayı bildi. Kuşaktan kuşağa bir yurtseverlik ve devrimcilik geleneğinin yaratıcısı olan Rojhilat halkımız, bugün de en temel haklarına kavuşmak ve insanca bir yaşamın sahibi olmak için özgürlük mücadelesinde ve onurlu duruşunda ısrar etmektedir. Özelikle Rêber Apo’nun fikirleriyle tanıştıktan sonra gelişen aydınlanmayla birlikte Rojhilat halkımız, mücadelesini daha da büyüterek bugün tüm dünyada sembol haline gelen ‘’Jin, Jiyan, Azadî’’ direniş geleneğinin yaratıcısı oldu.

Aso yoldaşımız, böylesi bir halk gerçekliğinin yaşandığı Rojhilatê Kurdistan’ın Merîwan kentinde yurtsever, Kürt kültür ve geleneklerine son derece bağlı bir ailede dünyaya gözlerini açtı. Çevresinin bu kimliğinin yanı sıra halkımızın özgürlük mücadelesinin birebir içerisinde olmasından dolayı Aso yoldaşımız da küçük yaştan itibaren özüne ve kimliğine bağlı bir şekilde yetişti. Okulda, işte ve yaşamın her alanında ülkemiz Kurdistan’ı işgal eden düşman gerçekliği ile birlikte yaşamak zorunda kalan yoldaşımız, ne düşmanın Kurdistan’daki varlığını ne de halkımızın içerisinde bulunduğu sömürge konumunu içine sindirdi. Bu nedenle her zaman düşmana büyük bir öfkenin sahibi oldu. Bu öfkesini kendisiyle birlikte büyüterek gençlik dönemlerinde mücadelenin zemini haline getirdi. Bu nedenle her Kürt genci gibi erkenden mücadele içerisine atıldı. Büyük bir istek ve heyecanla Rojhilat’ta faaliyet gösteren birçok siyasi oluşum ve partinin bünyesinde çalışmalara katıldı. Tek amacı düşmanın Kurdistan’daki varlığına son vererek halkımızın özgürlüğünü sağlamak olan Aso yoldaşımız, bunun için canla başla mücadele etmekten geri durmadı. Fakat Rojhilat’ta faaliyet yürüten partilerin siyasi programlarının, ideolojik çerçevelerinin, düşünce ufuklarının ve dolayısıyla pratiklerinin dar olması, yerel kalması ve giderek halktan kopması Aso yoldaşımızın yeni arayışlara girmesine neden oldu. Halkımızın özgürlüğünü sağlamak için mücadele azminden ve heyecanından asla geri adım atmayan yoldaşımız, bazı tanıdıklarının aracılığı ile partimiz PKK ve Rêber Apo gerçekliğini tanıdı. Okuduğu ilk çözümlemelerinde Rêber Apo’nun diğer Kürt liderlerinden farkını anlayan Aso yoldaşımız, daha yakından ve dikkatli bir şekilde Rêber Apo gerçekliğini tanımak istedi. Aso yoldaşımızın Rêber Apo gerçekliğini tanımasını sağlayan en etkili faktör Önderliğimize yönelik 1999 yılında gerçekleşen Uluslararası Komplo sonrasında Kürtlerin yaşadığı her yerde gelişen serhildanlar ve canları pahasına onlarca yoldaş ve yurtseverimizin Önderliğimizi sahiplenişi oldu. Daha öncesinde Kurdistan tarihi ile bilgi ve bilinç sahibi olan Aso yoldaşımız, tarihin hiçbir döneminde halkımızın bir önderliği böylesine sahiplendiğine şahit olmamıştı. Bunun için Rêber Apo gerçekliğini daha fazla anlamaya başladı. Edindiği bilinçlenme ile Rêber Apo’yu anlamanın O’nu pratikleştirmekten geçtiğinin farkında olan yoldaşımız, bunu en etkili bir şekilde Kurdistan dağlarında gerilla saflarına katılarak gerçekleştirebileceğine inandı. Bu temelde 2003 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönen Aso yoldaşımız, gerilla safların katılarak yaşamında yepyeni bir sayfa açtı.

Gerillanın sadece halkımızı koruyan bir askeri güç olmadığını aynı zamanda ideolojik ve politik yönüyle birlikte özgür toplumun nüveleri olduğunu aldığı eğitimlerle daha iyi anlayan Aso yoldaşımız, aktif bir katılımın sahibi oldu. 1 Haziran 2004 Tarihi Gerilla Atılımı’nda yer almak ve dönem görevlerini yerine getirmek isteyen Aso yoldaşımız, askeri eğitimlere büyük önem verdi. Ancak profesyonel bir gerilla mücadelesiyle zaferin kazanılabileceğine inanan yoldaşımız, tüm varlığı ile kendisini gerilla savaş sanatında geliştirmek için çaba gösterdi. Apocu bir militan olarak her alanda her göreve hazır olan yoldaşımız, Zagroslar’da ilk gerillacılık pratiğini yaptı. Daha sonra farklı sahalarda basın çalışmalarında görev üstlendi. Etkileyici üslubu ve ideolojik derinliğiyle başarılı bir pratiğin sahibi olan yoldaşımız basın çalışmalarına yeni değerler kazandırdı. Bir süre bu çalışmalarda kaldıktan sonra tekrar Kurdistan dağlarına dönen Aso yoldaşımız, dağlara duyduğu özlemi daha fazla mücadele ederek, coşkulu ve aktif bir katılım sağlayarak gidermek istedi. Türk işgalciliğine karşı savaşmayı en büyük hedeflerinden biri yapan yoldaşımız bu hedefine ulaşmak için sürekli yoğunlaşma halinde oldu, ısrarla savaşın yoğun yaşandığı alanlara gitmeyi önerdi. Fakat bazı ihtiyaçlardan dolayı bir süre bu istemini ertelemek zorunda kalarak özgür basın çalışmalarını Kurdistan dağlarında sürdürdü. Başta Şehîd Qasim Engîn, Şehîd Dozdar Hemo, Şehîd Elî Kanîroj, Şehîd Arjîn Amed olmak üzere birçok değerli Apocu militanla birlikte dağlarda özgür basın çalışmalarının temsilciliğini yapmayı başardı. Aynı zamanda edebiyat alanında da yetenekli olan yoldaşımızın yazdığı şiirlerde mücadele gerçekliğimiz, yurtseverlik, toprağa bağlılık, ulusal bilinç temaları güçlüydü. Yer aldığı çalışmalardaki disiplinli ve yüksek tempolu çalışma tarzıyla örnek bir militan olmayı başaran Aso yoldaşımız, bu çalışmalarda her ne kadar başarılı olsa da her zaman Bakurê Kurdistan’a geçip mücadelesini orada sürdürmek istedi. Özellikle çocukluk yıllarında düşmana karşı asiliğini ve kahramanlığını duyduğu Dêrsîm’e gitmeyi çok isteyen yoldaşımız, bu amacını gerçekleştirmek için kendisini ideolojik ve askeri anlamda daha fazla yetkinleştirmesi gerektiğini düşündü. Bu temelde Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu’nda eğitim gören yoldaşımız, burada yaşadığı yoğunlaşmalarla kendisini zorlu Bakurê Kurdistan pratiği için tamamen hazır hale getirdi.

Bu temelde Bakurê Kurdistan’da devrimci halk savaşını etkili bir şekilde yürütme iddia ve kararlılığı ile Dêrsîm’e geçen yoldaşımız, hayallerini gerçekleştirmenin verdiği mutluluk ve coşku ile durmak bilmeden çalışmalara dahil oldu. Dêrsîm’in doğal güzelliklerinin yanı sıra direnişçilikle özdeşleşen halkının yurtseverliğinden de etkilenen yoldaşımız, her zaman mücadelesini daha fazla büyütmeye çalıştı. Dêrsîm’de de basın çalışmalarını sürdüren yoldaşımız, burada bulunan tüm yoldaşlarının mücadele yaşamlarını kamerasıyla kayda alarak tarihe mal etti. Çektiği görüntü ve fotoğraflarla Dêrsîm’deki mücadelenin hafızalara kazınmasında belirleyici rol oynadı. Emekçi ve fedakar kişiliği ile birlikte kaldığı tüm yoldaşlarında derin izler bırakan Aso yoldaşımız, her bir yoldaşından yeni bir şeyler öğrenmeyi, onları yakından tanımayı ve hissetmeyi başararak örnek bir Apocu militan oldu. Özellikle değerli komutanlarımızdan Şehîd Atakan Mahîr yoldaşla birlikte aynı alanda mücadele etmeyi kendisi için bulunmaz bir şans olarak gördü. Atakan yoldaşımızın tecrübelerinden faydalanarak kendisini daha da geliştirmenin zemini yaptı. Mücadelesinin her anında Rêber Apo ve şehitler gerçekliğine layık bir militan ve halkımızın özgürlük kavgasının yılmaz bir neferi olmak isteyen Aso yoldaşımız, dürüst katılımı, mütevazı yaşamı ve samimi yoldaşlığı ile bu amacını eksiksiz bir şekilde yerine getirmeyi bildi. Ağustos 2014 tarihinde Dêrsîm’de şehadete ulaşarak ölümsüzler kervanına katılan Aso yoldaşımızın Özgür Önderlik, Özgür Kurdistan hayalini mutlaka gerçekleştireceğimizi belirtiyoruz.

Erdexan’ın Hoçvan köyünde gözlerini dünyaya açan Şîlan yoldaşımız, etrafını saran kadim Kurdistan dağların bağlarında büyüdü. Şîlan yoldaşımız, henüz küçük yaşındayken halkımıza özgürlük umudu olan Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni yok etmek isteyen düşmanın yoğun saldırılarına, köylerin yakılmasına ve boşaltılmasına tanıklık etti. Faşizmin Kurdistan’da kol gezdiği 90’lı yıllarda özgürlük iradesinden vazgeçmeyen halkımız, teslimiyet ve ihaneti ret ederek yaşadığı kadim topraklardan göç etmek zorunda bırakıldı. Kurdistanî duyguları ön planda olan yoldaşımızın ailesi, düşmana boyun eğmeyerek Türkiye metropollerinden İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı. Ancak toplumsal değerlerinden ve öz kimliğinden kopmadı, çocuklarını da bu kutsal değerler etrafında büyüttü. Şîlan yoldaşımız, bu değerlerle iç içe, ailesinden aldığı Kürt kültürünü özümseyerek büyüdü. Küçük yaşına rağmen tanık olduğu düşman vahşetini hiçbir zaman unutmadı. Özgürlük umudu her zaman diri olan yoldaşımızın arayış ve sorgulamaları her geçen gün biraz daha derinleşti. Metropol yaşantısı Şîlan yoldaşımızın özgürlük beklentilerine asla cevap olamadı. Bağrında büyüdüğü dağlara olan özlemi hep diri kaldı. Şîlan yoldaşımız bu süreci bir yazısında şöyle işler: ‘’İstanbul’da oturduğumuz semt daha çok Türklerin ağırlıkta yaşadığı bir mahalleydi. Mahalleye lise yıllarında Kurdistan’dan zorla göçertilen ailelerin yerleşmesi, bendeki arayışların daha çok bu aileler şahsında Kürtlük bilincine yöneldiğini söyleyebilirim. Bu ailelerin giyim tarzı, yaşamları, zorla göçertilmenin acılarını yaşamaları ve dışlanmaları beni çok etkiledi. Araştırmaya başladım ve bu arayışım beni mücadeleye yönlendirdi.’’ 2001 yılında çalışmalara dahil olan yoldaşımız, mücadele saflarına ilk adımlarını attı. Kürt kimliğiyle başlayan arayışları Şîlan yoldaşımızın bir kadın olarak kendisini arama, özüne ulaşma arayışını da beraberinde getirdi. Kendisini tanıyarak toplumunu, geçmişini ve geleceğini tanımaya, anlamaya başladı. İkinci sınıf olarak görülen, bedeninin her parçası ayrı ayrı pazarlanan kadın gerçeğini, Rêber Apo’nun değerlendirmeleriyle bilince çıkarmaya başladı. Metropolde yaşamasına rağmen Şîlan yoldaşımızın dağlara olan özlemi ve özgürlük arayışı hiçbir zaman bitmedi. Geliştikçe mücadeleye daha fazla katılma kararlılığına ulaştı. Ülkeye geçerek çocukluk hayali olan gerillayla, dağlarla ve öz kimliğiyle bütünleşmek isteyen Şîlan yoldaşımız, 2002 yılında gerillaya katılmak isterken düşman tarafından tutuklandı. Dört ay düşman zindanlarında kalan yoldaşımız, bu süreçte Rêber Apo’nun savunmalarını okuma fırsatı buldu. Önderliğe bağlılığı ve kararlılığı daha da gelişti. Zindandan çıktıktan sonra 2003 yılının son baharında tereddüt etmeden Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katıldı.

Şîlan yoldaşımız, gerillaya katılarak ülkeye olan özlemini dindirdi ve Kurdistan dağlarında kendisini Önderlik felsefesiyle yeniden yaratmaya başladı. Heyecanı ve coşkusu yaşama yansıdı ve bütün yoldaşlarını etkiledi. İlk eğitimini alan Şîlan yoldaşımız, kapitalist sistemin insanı yutan, özgür bireyi hiçleştiren zihniyeti karşısında Kurdistan dağlarında emekle ilmek ilmek örülen yaşamdan çok etkilendi. Aldığı eğitimi güçlü çıkışların zemini haline getirdi. Kendisini her zaman sorguladı, sistemin kişiliğinde yarattığı olumsuz özelliklerden kurtulup öz kimliğine ulaşmaya çalıştı ve bunun için yoğun bir emek ortaya koydu. Önderliği, halkımızın hiçbir kitapta anlatılmayan tarihini, mücadelemizi ve toplumun öncüsü olan kadının nasıl yok oluşun eşiğine getirildiğini daha iyi anlamaya başladı. Mücadeleye öncülük etme misyonuna layık olmak için her alanda kendisini geliştiren yoldaşımız, askeri alanda hızlı gelişimiyle de dikkat çeken yoldaşlarımızdan oldu. Eğitim sürecini başarıyla tamamladıktan sonra pratiğe yönelen Şîlan yoldaşımız, Xinêre alanında çalışmalara dahil oldu ve ilk tecrübesini edinmeye başladı. Şîlan yoldaşımız, her yeni günü mücadelesini büyütme temelinde karşıladı. Dağlara olan tutkusu kısa sürede yaşamla ve yoldaşlarıyla bütünleşmesini sağladı. Hep zirvelere ulaşmayı hedefledi. Zirvelerde özgürlüğe dokunmak istedi. Bu nedenler Kurdistan dağları, dağların zirveleri onun kalbinde her zaman farklı bir yer tuttu. Öğrenmeye ve özgürlüğe aşık bir militan olan Şîlan yoldaşımız, Xinêre’den sonra Xakurkê, Zap, Zagroslara geçerek mücadelesini aralıksız bir şekilde devam ettirdi. Yaşamdaki öncülüğünü düşmana karşı olan savaşında da gösterdi. Komutanlaşarak daha büyük görev ve sorumluluklara kendisini hazır hale getirdi. Karış karış Kurdistan topraklarını arşınladı, emek verdi ve yoldaşlarıyla birlikte değer yarattı. Şîlan yoldaşımız, yaşamı gerilla patikalarında, zorlu pratikler içinde ve savaşta öğrendi. Şîlan yoldaşımız bir yazısında gerilla gerçekliğini şu çarpıcı ifadelerle yazıya aktarır: ‘’Yürümeyi bileceksin arkadaş. Dizlerin tutmayıp titrese de yürüyeceksin. Yürümemek, arkada kalmak, ölüme yatmaktan başka nedir ki! Yürümek hayat demek buralarda. Durmak ise ölümle eşdeğer. Şu inim inim sızlayan, feveran eden ayaklarımın basmadığı bir yer kaldı mı bu coğrafyada. Kaç sınırı kaçak geçti bu ayaklar. Kaç kez dokundu ölümün soğuk yüzüne. Ve kaç kez hasreti vuslat eyledi. Kavuşmamak, ulaşmamak ve uzanmamak her neye ilişkin olursa olsun anlam katar buna uzak olan ve özleyen varlığa.’’

Bir hakikat nefesi olarak en ön safta yerini alana Şîlan yoldaşımız, dağların kuytularında saklı olan kutsal yaşamın arayışçısı oldu. Yaşamı boyunca Önderliği doğru anlamaya ve anladığını yaşamsallaştırmaya çalıştı. Özü, sözü ve pratiğiyle bütünlüklü bir militan oldu. Her alanda yürüttüğü çalışmalarla göz dolduran Şîlan yoldaşımız, akademi ve PAJK eğitimlerine dahil oldu, yaşadığı pratikleri gözden geçirdi. Ufku daha da açıldı ve bilinci derinleşti. Eksik kalan yanlarını tamamlamak, kendisinde zafer kişiliği geliştirmek için her zaman yoğunlaşma halindeydi. Eğitim sırasında kendisini yenileyen yoldaşımız, aynı zamanda tecrübesiyle genç yoldaşlarına da öncülük yaptı. Genç yoldaşlarımızın Önderliği, mücadelemizi ve şehitlerimizi daha iyi tanıması için büyük bir emek ve çaba ortaya koydu. Altı yıl boyunca kesintisiz başarılı bir pratik yürüttükten sonra HPG BİM çalışmalarına katılarak Mazlum Doğanların, Gurbetelli Ersözlerin, Qasim Engînlerin, Dozdar Hemoların ve Halil Dağların açtığı yoldan yürümeye başladı. Özgür basın geleneğini şehitlerden devralan Şîlan yoldaşımız, güçlü yoğunlaşmalarını basın alanında da pratikleştirdi. Bin bir emek ve en zor koşullarda yaratılan özgür basının militanı olarak, halkımızın kendi çocuklarının kaleminden, objektifinden gerçekleri öğrenmesinde büyük emek sahibi oldu. Zulme karşı bitmeyen kavganın savaşçı olan Şîlan yoldaşımız, her zaman yanında taşıdığı dağ heybesinde birikenleri halkımızla paylaştı. Hakikatin sesi oldu. Yazdığı yazılarla, objektifine yansıyan karelerle mücadeleyi ölümsüzleştirdi. Tanıştığı her gerillanın hikayesinin bir parçası oldu ve halkımıza taşıdı. Zorluk karşısında asla geri adım atmayan yoldaşımız, mücadelesiyle yoldaşları için güç ve moral kaynağı oldu. Özgür basın saflarında birçok yoldaşımızın yetişmesinde emeği olan Şîlan yoldaşımız, kamerasını ikinci silahı yaptı ve gururla son ana kadar taşıdı. Her geçen gün kendisini sorgulamayı asla bırakmadı. ‘‘Kadro örgütlenmiş ve eylemsel kılınmış hakikattir’’ diyen Önderliğin hakikatine ulaşmak için yaşamının her anını tereddütsüzce mücadeleye adadı.

En zorlu dönem ve görevlerin militanı olan Şîlan yoldaşımız, 2016 yılında tekrar yüzünü Zagroslara döndü ve düşmanın işgal saldırıları karşısında gelişen tarihi gerilla direnişini yöneten, aktif olarak öncülük yapan yoldaşlarımızdan oldu. Cîlo ve Zap bölgelerinde düşmana ağır darbelerin vurulmasında büyük emeği olan Şîlan yoldaşımız, yürüttüğü savaş pratiğiyle de YJA Star militanlık çizgisini layıkıyla temsil etmeyi başardı. Rêber Apo ve PKK’yi yaşamının merkezine koyan Şîlan yoldaşımız, ‘’Önderim, sıkça vurguladığınız gibi anı anına savaşarak, gül bahçesinde biten güller olarak en yüksek öğretiniz ile sevgi tohumlarının mücadelesine yürüyoruz. Doğudan savrulan rüzgarların kanatlarında size uzanıp hayat buluyoruz. Sizin ellerinizde yeşeriyoruz. Şimdi ülkemin Önderlik kokan dağlarında asil portrenizi görüyor ve bunun verdiği güçle yürüyor, mücadele ediyoruz. Gözleri ihanetle körleşenler, yürekleri vicdansızlık tarlasında çürüyenler anlayamaz Önderlik sevgisini’’ diyerek bağlılığını en yalın şekilde ortaya koydu ve mücadelesiyle bağlılığını pratikleştirdi.

14 yıllık gerilla yaşantısı boyunca bütün yoldaşları tarafından örnek alınacak bir mücadele yürüten Şîlan yoldaşımız, 15 Ağustos 2017 tarihinde düşmanın gerçekleştirdiği saldırı sonucunda ölümsüzler kervanına katıldı. PKK ve PAJK çizgisini yaşamda ve savaşta başarıyla temsil eden yoldaşımız, yürüttüğü basın çalışmalarıyla da gerillanın tarihi direnişini belgeledi ve tarihin hafızasına kazıdı. Geride kalan yoldaşları olarak Şîlan yoldaşımızın emekle örülü mücadelesini bütün gücümüzle sahiplenerek zafere taşıyacağımızın sözünü veriyoruz.

Aslen Dêrsîm Pulur’a bağlı Ağdat köyünden olan Tufan yoldaşımız, Türkiye metropollerinden Bursa’ya göç etmek zorunda kalan bir ailenin ferdi olarak dünyaya gözlerini açtı. Tarih boyunca sömürgecilere geçit vermeyen Dêrsîm’in heybetli dağlarla çevrili coğrafyasında varlığını, dilini ve kültürünü sürdüren Dêrsîm halkımız, özünü ve direniş geleneğini korudu. Tekçi ulus devlet zihniyetiyle varlığını Kürt halkını yok ederek kanlı temeller üzerinde yükseltmek isteyen işgalci Türk devletinin 4 Mayıs 1937’de başlattığı Dêrsîm Tertelesi sırasında teslimiyeti ret ederek direnişi seçen Dêrsîm halkımız, sayısız acılara tanıklık etti. On binlerce insanımızı katleden, köyleri yakan düşman gerçekliği halkımızın hafızasında her zaman canlı kaldı. Direnişe öncülük eden Seyîd Riza, Bêsê, Elîşêr ve Zarîfelerin mücadelesi de halkımız tarafından asla unutulmadı. Seyîd Riza’nın direnişinin merkezi olan Ağdat köyünden olan Tufan yoldaşımız, düşman metropollerinde büyümesine rağmen büyüklerinin anlattığı hikayelerden ve söylenen ağıtlardan Dêrsîm katliamının acısını her zaman kalbinde taşıdı. Katliamın acısının yarattığı duygusallıkla birlikte düşmana olan kin ve öfkesi, çocukluk yaşlarında tanımlayamasa da her zaman bir parçası oldu. Faşizmin kendisini güçlü bir şekilde örgütlediği Bursa’da büyüyen ve sistem içinde şekillenmek zorunda kalan Tufan yoldaşımız, her şeye rağmen arayışçı kişiliği sayesinde yaşamındaki çelişkileri görmekte zorlanmadı. Bir yandan eğitimini devam ettiren ve bir yandan da çalışarak ailesine destek olan yoldaşımız, metropollere göç ederek yaşamını devam ettirmek zorunda kalan Kürt gençlerini tanıdıkça çelişkileri derinleşti. 1988’de Dêrsîm’de şehadete ulaşan Ulaş – Ali Musa TOP yoldaşımızın şehadeti ardından dünyaya gelen ve ailesi tarafından Şehîd Ulaş’ın anısına bağlılıktan dolayı Ulaş ismi verilen Tufan yoldaşımız, lise yıllarında sorularına cevap aramaya başladı. https://sehidjiyane.com/tr/2023/11/18/ulas-ali-musa-top/ Tanıştığı yurtseverler aracılığıyla Kurdistan’da yürütülen savaşı ve gerillayı daha yakından tanımaya başladı. Dergilerden okuduğu gerilla anıları Tufan yoldaşımız üzerinde derin etkiler yarattı. Gerillanın yürüttüğü tarihi mücadele ve çekinmeden halkımız için canını vermesi Tufan yoldaşımızın vicdani olarak büyük zorlanmalar yaşamasına neden oldu. 2008 yılında bulduğu kaynaklar üzerinden mücadeleyi daha yakından tanımaya başlayan yoldaşımız, çalışmalara katılarak arayışlarının cevabını bulmak istedi ve mücadeleye ilk adımlarını attı. Tufan yoldaş mücadeleye katılım sürecini kendi kalemiyle şöyle ifade etmiştir: ‘’2008 yılında yurtseverler aracılığıyla mücadeleyi tanımaya başladım. Gerilla savaşından yoğun bir şekilde etkilenme vardı. Arayışlarım ve nasıl bir çıkış yapabilirim sorusunu her zaman kendime soruyordum. Gerilla direnişi karşısında her zaman büyük bir vicdani sorumluluk hissettim. Yürütülen savaş şehadetler üzerimde büyük etki yarattı. Bu durum beni mücadele saflarına çekti.’’ Tufan yoldaşımız, mücadele ettikçe, PKK’yi tanıdıkça büyük değişiklikler yaşamaya başladı. Tufan yoldaşımızın ilk başlarda adını koyamadığı arayışlarının cevabı Rêber Apo ve PKK oldu. Bir süre Bursa’da çalışma yürüten yoldaşımız, daha ileri adımlar atmak istedi ve İstanbul’a geçerek Özgür Halk Dergisi çalışmalarına dahil oldu. Metropollere göç etmek zorunda kalan ve bir lokma ekmek için büyük bir emek ortaya koyan Kürt toplumsal gerçekliğini, mücadele gerçekliğini, kendi gerçekliğini ve aynı zamanda asimilasyon, inkâr ve imha siyasetinden vazgeçmeyen düşman politikalarını yakından tanımaya başladı. PKK’yi tanıdıkça var olan mücadelesiyle cevap olamayacağını düşünen Tufan yoldaşımız, her zaman daha büyük ve kararlı adımlar atmayı esas aldı. 2009 yılında Amed’e geçen yoldaşımız, Kurdistan’a dönerek ülkesiyle yeniden buluştu. Bu süreçte gerillaya katılım kararlılığına ulaşan yoldaşımız, bir süre Amed’te mücadele yürüttükten sonra 2009 sonbaharında yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.

Ülke ve dağ özlemi büyük olan Tufan yoldaşımız, Cîlo’da gerilla saflarına katıldığı ilk günü ve yaşadığı büyük heyecanı gizleme gereği duymadı. İlk duygularını, ‘’ilk gece arkadaşların yanında uyuyamadım. İlk arkadaşları gördüğümde beni karşılayan arkadaşın silahını alıp ona sarıldım. Artık intikam zamanı’’ şeklinde dile getirerek coşkusunu ifade etti. Tufan yoldaşımız, Kurdistan’ın en zorlu coğrafyası ve çetin iklim koşullarının hakim olduğu sonbaharda Zagroslar’da saflara katıldı. Katılımının ilk günlerinde PKK yoldaşlığını ve gerillanın sarsılmaz iradesini tanıma şansına sahip oldu. Yeni katılan başka bir yoldaşıyla birlikte eğitim alanına geçerken donma tehlikesi geçiren Tufan yoldaşımız, ‘’Biz şehit düşmeden size asla bir şey olmayacak’’ diyen ve kendisini kurtaran gerillanın sesindeki kararlılık ve yoldaşlık sevgisini asla unutmadı. Mücadelesinin daha ilk günlerinden itibaren hayatının en doğru kararı aldığını çarpıcı bir şekilde gördü. Büyük bir emek sonucu yoldaşlarının desteğiyle zorlu yolları aşan Tufan yoldaşımız, Zap’a geçti ve yeni savaşçı eğitimine dahil oldu. Düşmanın bütün saldırılara rağmen Kürt halkının dağlara olan tutkusunu, dağlarla bütünleşme arzusunu asla kıramayacağı Tufan yoldaşımız şahsında somut bir örnek oldu. Düşman metropollerinde büyümesine rağmen, arayışları yoldaşımızı dağlarla, gerillayla buluşturdu. Bu gerçekliği hiçbir zaman unutmayan yoldaşımız, bütün enerjisiyle yaşama katıldı ve gerilla yaşamını öğrenmeye başladı. Çalışkan kişiliğiyle siyasi ve politik alanda derinleşmeye başlayan yoldaşımız, Önderliği yaşamının ve eğitiminin merkezi haline getirdi. Düşmana karşı büyük bir kin ve öfke sahibi olan Tufan yoldaşımız, gerilla ismini seçerken de bu gerçekliği esas aldı. Halkımızı soykırıma uğratmak isteyen düşman karşı ‘’Tufan’’ oldu. Bu temelde gerilla taktiklerinde uzmanlaşmak için büyük bir çaba ortaya koydu. Birçok farklı silahta uzmanlaştı. Yoldaşlarıyla bütünleşerek yaşamda da öncüleşen Tufan yoldaşımız, başarıyla eğitimini tamamladıktan sonra Zap alanında çalışmalara dahil oldu. Dört yıl boyunca Zap’ta pratik yürüten yoldaşımız, Zap bölgesinin her karışını arşınladı, emek verdi. Öğrendi ve öğrendiklerini yoldaşlarına öğretti. Zagrosların heybetli dağlarında gerillacılık yapmayı kendisi için büyük bir şans olarak gördü. Çalışkan ve emekçi kişiliğiyle her zaman en ön planda yer aldı.

Şengal ve Mexmûr’da halkımızı soykırımdan geçirmek isteyen, Rojava Özgürlük Devrimi’ni karanlık içinde boğmak isteyen DAİŞ çetelerine karşı da en ön safta yerini aldı ve halkımızı koruma görevini başarıyla yerine getirdi. Bu tarihi görevini başarıyla pratikleştirdikten sonra Medya Savunma Alanları’na geçerek uzmanlık eğitimlerine dahil oldu. Bu süreçte geçmiş pratiklerini değerlendirme, gerilla sanatı ve Önderlik felsefesinde derinleşme şansı yakaladı. Eğitim sürecinden sonra tekrar pratiğe yönelen yoldaşımız, mücadelesini aralıksız bir şekilde devam ettirdi. İşgalci Türk devletinin 2015 yılında başlattığı işgal saldırıları karşısında Zap bölgesinde gelişen tarihi gerilla direnişinde de yer alan Tufan yoldaşımız, tecrübeli bir gerilla olarak yoldaşlarına öncülük yaptı ve düşmana ağır darbelerin vurulmasında rol oynadı. Her zaman en zorlu koşullar ve görevler için hazır olan, düşmana öfkesi hiçbir zaman dinmeyen yoldaşımız, Kurdistan dağlarına her zaman büyük bir tutkuyla bağlı oldu. Ülkemiz Kurdistan’ı sömürgecilerden temizlemek için durup dinlenmeden emek verdi. Yaşam ve savaştaki öncülüğünü komutanlaşarak bir adım daha ileri taşıdı.

Mücadele saflarında zor koşullara rağmen kendisini sürekli geliştiren Tufan yoldaşımız, 2018 yılında HPG BİM çalışmalarına dahil oldu. Gerillacılık tecrübesini özgür basın alanına yansıttı. Şehîd Gurbetelli Ersöz ve Halil Dağ’ın izinden yürüdü. Güçlü yoğunlaşmasıyla kısa sürede basın çalışmalarında da öncüleşerek Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın destansı direnişini halkımıza ve dünyaya duyurmak için büyük bir çaba ortaya koydu. Tanık olduğu her gerillayı, her direnişi ve dağlardaki kutsal yaşamın her anını kalemiyle, kamerasıyla ölümsüzleştirmeyi esas aldı. Şehitler gerçeğine büyük bir bağla bağlı olan Tufan yoldaşımız, tanıdığı onlarca şehidimizin yaşamını ve mücadelesini halkımıza yansıttı. Bir süre Şehîd Elî Kanîroj yoldaşımızla da çalışma yürüten Tufan yoldaşımız, zorlu dağ ve savaş koşullarına rağmen kamerasını ve kalemini elinden hiçbir zaman düşürmedi. Yaratıcı kişiliğini ve samimi özünü yürüttüğü çalışmalara yansıttı. Gerilla sanatındaki başarısını özgür basın çalışmalarına da yansıtarak çok yönlü kişiliğini güçlendiren Tufan yoldaşımız, mücadele içinde kendisini Önderlik felsefesiyle donatarak farklı alanlarda güçlü çıkışlar yapılabileceğinin somut örneği oldu. ‘’Bir daha hayata gelirsem tekrar PKK’de olmak, PKK’ye varmak, özüne ulaşmak isterdim. PKK’yi tanıdıktan sonra başka bir yaşam haramdır’’ tespitiyle mücadeleye olan bağlılığını dile getiren Tufan yoldaşız, saflara katıldığı ilk günden itibaren ölümsüz şehitlerimize layık olmayı, onların yolunda yürümeyi kendisine temel hedef olarak belirledi ve yaşamıyla, pratiğiyle şehitlerimize layık bir militan olduğunu ispatladı.

En zorlu alanlarda yürüttüğü gerilla pratiğiyle ve basın çalışmalarında öncü bir propaganda militanı olarak tereddütsüz bir yürüyüş sahibi olan Tufan yoldaşımız, 13 Ekim 2024 tarihinde gelişen düşman saldırısı sonucu ölümsüzler kervanına katıldı. ‘’Bir lokma bir hırka’’ felsefesinin militanı olarak özgür basın şehitleri arasındaki yerini alan Tufan yoldaşımızın mücadele anısı ve emekleri hiçbir zaman unutulmayacak ve biz geride kalan yoldaşları tarafından mutlaka zafere taşınacaktır.

Azad yoldaşımız, aslen Riha’nın Siwêreg ilçesinden olan yurtsever bir ailenin ferdi olarak Amed'de dünyaya geldi. Amed gibi Kürtlüğün ve direnişin merkezi olan bir kentte doğup büyümüş olması nedeniyle öz kimliğine bağlı bir şekilde yetişti. Bu nedenle her zaman çevresinde sevilip sayılan biri oldu. Türk devlet okullarında bir süre okuyan Azad yoldaşımız, daha sonra ailesinin maddi durumundan kaynaklı okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı. 2002 yılında gittiği İstanbul'da birçok farklı işte çalışan yoldaşımız, böylece ailesinin geçimine katkıda bulundu. Erken yaşta aldığı sorumluluklar nedeniyle olgun bir kişilik kazanan yoldaşımız, kendi ayakları üzerinde durmayı, emekle değer yaratmayı bu süreçte öğrendi. Bir Kürt genci olarak çalıştığı ve yaşadığı yerlerde ayrımcılığa maruz kalan ve buna ilk başlarda anlam veremeyen yoldaşımız, zamanla düşman gerçekliğini tanıdıkça halkımızın yaşadığı baskı, işkence ve maruz kaldığı göçertme politikalarını daha iyi anladı. Bu süreçte yaşadığı yoğunlaşmalarla düşmanın halkımız üzerindeki soykırım politikalarını bilince çıkaran Azad yoldaşımız, buna karşı mücadele etmesinin insani ve vicdani bir sorumluluk olduğunu düşündü. Bu temelde ilk olarak devrimci, yurtsever gençlik ile tanışan yoldaşımız, büyük bir istek ve kararlılıkla bu çalışmalardaki yerini aldı. Kısa sürede aktifleşen yoldaşımız, başarılı bir pratiğin sahibi olarak kendisi gibi Türkiye metropollerine göç etmek zorunda kalan Kürt gençlerini bilinçlendirip örgütleyerek mücadele saflarına kattı. Yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle düşmanın da dikkatini çeken ve denetimine giren yoldaşımız, 2007 yılında düşmana tutsak düştü. Zindan sürecini kendisini ideolojik ve teorik anlamda geliştirme ve örgütsel tecrübe anlamında yetkinleştirme süreci olarak değerlendiren yoldaşımız, bu temelde güçlü bir yoğunlaşma yaşadı. Aynı zamanda düşmanın zindanlarla insanlarımızı mücadeleden soğutmaya çalıştığının ve marjinalleştirmek istediğinin bilincinde olan yoldaşımız, buna karşı her zaman duyarlı oldu. Mücadele tarihimiz açısından zindan direnişinin öneminin farkında olarak düşmanın tüm baskılarına karşı direniş çizgisini esas aldı.

Zindandan alnının akıyla çıkan ve mücadelesini daha da büyüterek sürdürme kararlılığında olan Azad yoldaşımız, böylece düşmana en anlamlı cevabı verdi. Zindanların direnişi büyütme mekanları olduğu gerçekliğini düşmana bir kez daha gösteren yoldaşımız, bazı yoldaşlarının önerisiyle basın çalışmalarına dahil oldu. Apê Musa'nın generallerinden biri olarak bu çalışmaya sıfırdan başlayan yoldaşımız, yaşadığı ilçede gazete ve dergi dağıtımına başladı. Yürüttüğü çalışmanın önemini ilk olarak kendisini dört gözle bekleyen gazete okurlarının heyecanından anlayan yoldaşımız, bu yurtsever insanlara sadece gazete ulaştırmadığını aynı zamanda bir mücadeleyi de ulaştırdığını ve taşıdığını anladı. Üstlendiği yükün ağırlığı ve sorumluluğunun bilincinde olarak daha aktif bir şekilde çalışan yoldaşımız, bu süreçte her ne kadar düşmanın baskı ve gözaltı uygulamalarına maruz kalsa da mücadelesinden bir adım dahi geri atmadı. Daha sonra kendisini basın faaliyetlerinde geliştirmek isteyen yoldaşımız, akademik düzeyde bazı eğitimler alarak haber ajanslarında çalışmaya başladı. Halkımızın özgürlük mücadelesini ve buna karşı düşmanın saldırılarını tüm Kurdistan ve Türkiye toplumuna aktaran yoldaşımız, hakikatin açığa çıkmasında önemli bir rol oynadı. Kendisine PKK’nin basın çalışmalarını ilk başlatan Mazlum Doğan ve sonrasında bu geleneğin sürdürücüsü olan Gurbetelli Ersöz yoldaşımızı örnek alan Azad yoldaşımız, özgür basın geleneğinin kararlı bir sürdürücüsü oldu. Uzun bir süre bu çalışmalarda yer aldıktan sonra küçük yaştan itibaren ulaşmak istediği yegâne amacı olan gerilla saflarına katılmak için yoğunlaşan Azad yoldaşımız, sadece halkımızın sesini duyurmaya çalışmanın halkımızı özgürlüğe kavuşturmadığını düşündü. Yaptığı çalışmanın öneminin ve değerinin farkında ama aynı zamanda mücadelesini daha da büyütmenin arayışında olan yoldaşımız, bu temelde 2013 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.

Gerilla saflarındaki ilk eğitimini Botan'da alan Azad yoldaşımız, uzun yıllar uzak yaşamak zorunda kaldığı Kurdistan'a bir gerilla olarak dönmenin onurunu yaşadı. Kurdistan doğasının muhteşemliğini şiirsel bir dille ifade eden yoldaşımız, bu süreçte yaşadığı coşkuyu ve heyecanı yaşamının en değerli anları olarak tanımladı. Gördüğü ilk gerillaların yaşam duruşlarından ve yoldaşlık ilişkilerinden derinden etkilenen Azad yoldaşımız, bu yoldaşlarımızı kendisine örnek aldı. Botan alanında kısa bir süre kaldıktan sonra Medya Savunma Alanları'na geçen yoldaşımız, Zap bölgesinde çalışmalara katıldı. Bir süre altyapı çalışmalarında yer aldıktan sonra yoldaşlarının önerisiyle Zap'ta basın çalışmalarına dahil oldu. Buradaki disiplinli ve düzenli çalışma tarzı ile yoldaşlarına güven veren kişiliği sayesinde HPG BİM bünyesindeki çalışmalara geçti. Burada ilk olarak Şehîd Deniz Fırat Basın Akademisi'nde eğitim gören Azad yoldaşımız, bu eğitimi başarılı bir şekilde sonuçlandırdı. Böylece basın çalışmalarına aktif katılarak gerillanın sesi ve mücadele hakikatimizin görünen yüzü oldu. DAİŞ çetelerinin Başûrê Kurdistan'a yönelik saldırılarını artırması üzerine buradaki direnişi tüm dünyaya duyurmak üzere Kerkuk alanına geçti. Buradaki gerilla birliklerinin yurtsever halkımızla birlikte DAİŞ çetelerini püskürtmesini ilk elden tüm Kurdistan ve dünya kamuoyu ile paylaştı. Mexmûr – Kerkuk hattında bulunduğu süreçte aynı zamanda Apocu militanlık görevlerini de eksiksiz bir şekilde yerine getirdi. İdeolojik ve askeri anlamda yaşanan yetersizlikleri sürekli eleştirerek ve yoldaşlarına destek olarak aşmanın çabasında olan Azad yoldaşımız, bu duruşuyla hem yoldaşlarına güven verdi hem de mücadele çizgisinin aşınmasının önüne geçerek üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdi. Emekçi ve fedakar yönü her zaman ön planda olan yoldaşımız, bu süreçte yaşanan direnişin her anının ve ayrıntısının mutlaka topluma mal edilmesini ve yaşanan kahramanlıkların halkımızca bilinmesini amaçladı. Bu yönlü güçlü bir yoğunlaşması olan yoldaşımız, bu yoğunlaşmasını pratiğe aktarmak için üstün bir çabanın sahibi oldu.

DAİŞ çetelerinin büyük oranda yenilgiye uğratılmasından sonra bir kez daha yüzünü Medya Savunma Alanları'na dönen Azad yoldaşımız, bu sefer dağlarda yaşanan destansı direnişi ölümsüzleştirmek istedi. Daha önce mücadele yürüttüğü Zagroslara geçen yoldaşımız, burada süren direnişi ve bu direnişin kahramanlarını çektiği fotoğraf ve görüntülerle tarihe ve halkımızın yüreğine nakşetti. Zagroslara ulaştığında yaşadığı coşku ve heyecanı yoldaşlarıyla da paylaşan Azad yoldaşımız, yılların özlemini doyasıya giderdi. Çeşitli sağlık sorunları olmasına rağmen bunları hiçbir zaman mücadelesinin önünde engel olarak görmeyen yoldaşımız, dağlarda soluduğu her özgür nefesin, yoldaşlarının yüzünde gördüğü her samimi tebessümün kendisi için ilaç olduğunu ifade etti. Bu nedenle hiçbir zaman dağlardan kopmak istemeyen yoldaşımız, taşıdığı devrimci ruhla tüm yoldaşlarına örnek oldu. Başarılı bir basın emekçisi ve ilkelere bağlı bir Apocu militan olan yoldaşımız, halkımız üzerinde soykırım saldırıları geliştiğinde hiç tereddüt etmeden bir savaşçı olarak direniş cephesinde yer almak için ısrarlı önerilerde bulundu. Her şeyden önce Apocu bir özgürlük gerillası olduğu gerçekliğini hiçbir zaman aklından çıkarmayan Azad yoldaşımız, tüm yoğunlaşmasını bu eksende yaptı. Bu nedenle her zaman her göreve hazır oldu. Bu duruşuyla yoldaşlarının elini güçlendiren Azad yoldaşımız, kendisini tamamen özgürlük mücadelesinin zaferine adadı.

29 Nisan 2019 günü Garê’de görevi başında olduğu bir sırada gerçekleşen düşman saldırısında şehitler kervanına katılan Azad yoldaşımız, her zaman kendisine örnek aldığı Şehîd Gurbetelli Ersöz, Şehîd Halil Dağ, Şehîd Deniz Fırat ve Şehîd Arhat Balar’ın ardılı olarak hakikat yolculuğunu zirvede tamamlamayı başardı. Yoldaşları olarak Azad yoldaşımızın hayallerini mücadele gerekçesi yaparak anısını Özgür Kurdistan'da yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.

Fırat yoldaşımız, Riha’nın Heweng (Bozova) ilçesine bağlı Kîla köyünde gözlerini dünyaya açtı. Rêber Apo’nun doğduğu ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin halklaştığı, sömürgecilere karşı ilk kurşunun sıkıldığı Riha kentimiz, düşman tarafından özel olarak hedef haline getirildi. Kürt gençlerini özünden, kültüründen ve geleneklerinden kopararak sistem içinde eritmeyi hedefleyen işgalciler, kirli amaçlarına ulaşmak için en acımasız asimilasyon politikalarını uygulamaktan çekinmediler. Fırat yoldaşımız, erken yaşlardan itibaren düşmanın saldırılarına yoğun olarak maruz kalan bir çevrede büyüdü. Ancak özlü kişiliği sayesinde kendisini koruyabildi. Son derece başarılı bir öğrenci olan Fırat yoldaşımız, üniversite eğitimi almak için Türkiye metropollerinden İzmir’e gitti. 9 Eylül Üniversitesi Ekonomi bölümüne kaydını yaptıran Fırat yoldaşımız, üniversitedeki yurtsever gençler aracılığıyla mücadelemizi tanımaya başladı. 2012 yılında TC zindanlarında Rêber Apo’nun özgürlüğü için başlatılan açlık grevi direnişi, Fırat yoldaşımızın var olan sorgulamalarını derinleştirdi. Önderliği ve Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni tanımak isteyen yoldaşımız, Önderlik savunmalarını okudu ve kendisini tanımaya, özüne dönmeye başladı. PKK’nin yürüttüğü mücadelenin ve çekinmeden özgür bir gelecek için canlarını veren gerilla gerçekliği karşısında onurlu bir Kürt genci olarak mutlaka mücadele saflarında yer alması gerektiğine inandı. Fırat yoldaşımız, bu temelde 2013 yılında okuduğu üniversiteyi terk ederek yurtsever devrimci gençlik çalışmalarına katılma kararlılığına ulaştı. Büyük bir öğrenme arzusu olan yoldaşımız hem okuyarak kendisini derinleştirdi hem de çalışmalar içinde aktif yer alarak militanlaştı. Mahalle mahalle gezerek Kürt gençlerini bilinçlendirmek için büyük bir çaba ortaya koydu. Türkiye metropollerinde zor koşullar altında ikici sınıf insan muamelesi gören, emeği sömürülen halk gerçekliğimizi yakından tanımaya başladı. Daha sonra Kurdistan’a dönerek çalışmalarına devam eden yoldaşımız, düşman tarafından üç kez gözaltı saldırısına maruz kaldı. Bütün saldırılara rağmen mücadelesinden geri adım atmayan Fırat yoldaşımız, büyük çıkışlar yapmayı ve daha fazla katılmayı esas aldı. Bu temelde 2015 yılında gerilla saflarına katılarak düşmanın inkâr ve asimilasyon saldırılarına en güçlü cevabı verdi.

Medya Savunma Alanları’na geçerek temel gerilla eğitimi alan Fırat yoldaşımız, Kurdistan’ın heybetli dağlarına geldiği günü ‘’ikinci doğuşu’’ olarak tanımladı. Sistemin kişilik özellikleri ve üzerinde yarattığı olumsuzluklardan kurtularak Rêber Apo felsefesiyle kendisini yeniden yaratmak için büyük bir çaba ortaya koydu. Aldığı eğitimlerde halkımızın tarihini, mücadelemizi ve şehitlerimizi daha yakından tanıma şansı buldu. Askeri alana büyük bir ilgisi olan Fırat yoldaşımız, gerilla taktiklerinde uzmanlaşmak için durup dinlenmeden emek verdi. PKK’nin güçlü ve sistemin kirini barındırmayan yoldaşlık ilişkileri Fırat yoldaşımız üzerinde derin etkiler yarattı. Bir hakikat arayışçısı olarak geldiği Kurdistan dağlarında yaşamla bütünleşen yoldaşımız, sistem içinde koruduğu özünü büyüttü ve yaşamın her alanına yansıttı. Eğitim sürecini başarıyla tamamladıktan sonra Garê’ye geçen Fırat yoldaşımız, pratik çalışmalara dahil oldu. Öğrenme arzusu her zaman ön planda olan ve yoldaşlarıyla bütünleşerek katıldığı her çalışmanın sonuca ulaşmasında emek sahibi oldu. Tarz ve temposuyla yoldaşları için güç kaynağı haline geldi.

Başarıyla yürüttüğü pratikten sonra HPG BİM’e geçen Fırat yoldaşımız, şehitlerimizin büyük emekleriyle yaratılan özgür basın geleneğinin takipçisi oldu. Basın alanında büyük emekleri olan basın komutanımız Şehîd Elî Kanîroj yoldaş ile çalışma yürüten Fırat yoldaşımız, yaratıcı kişiliğiyle hızla öne çıkan ve sorunluluk üstlenen yoldaşlarımızdan biriydi. Yaşanan yoğun savaş sürecini halkımıza yansıtmak ve efsaneleşen gerilla direnişini ölümsüzleştirmek için Avaşîn bölgesine geçerek bir elinde silahı bir elinden kamerasıyla en ön safta yerini aldı. Gerilla yaşantısını ve gerçekleşen eylemleri kayıt altına alarak halka yansıtan Fırat yoldaşımız, özgür basın geleneğini layıkıyla temsil etmeyi başardı. Fedakar ve mütevazi kişiliğiyle gittiği her alanda, konuştuğu her yoldaşıyla güçlü bağlar kurdu, onların duygu ve düşüncelerini bir sanatçı edasıyla kaleme döktü. Dağ sevgisi sınırsız olan Fırat yoldaşımız, her zaman daha fazla katılmanın, daha fazla değer yaratmanın arayışçısıydı. Mücadele içinde emek vererek, kendisini sorgulayarak ve yoğunlaşarak birçok farklı alanda Apocu iradeyle nasıl başarıya ulaşılacağının somut timsaliydi. Halkımızın özgür geleceği için çekinmeden canını veren Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın destansı direnişini görünür kılmak, onları halkımıza taşımak için büyük bir çaba ortaya koydu. Yazdığı her yazıya kendi ruhunu da yansıtarak asla unutulmayacak bir emek ortaya koydu.

Fırat yoldaşımız, düşmanın işgal saldırıları ve buna karşı Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın direnişini görüntülerken 24 Nisan 2018 yılında düşman saldırısı sonucu ölümsüzler kervanına katıldı. Tanıştığı her yoldaşında asla unutulmayacak anılar bırakan, keskin zekasıyla hızla gelişen ve emekçi kişiliğiyle en zorlu görevlere en önde olan Fırat yoldaşımızın anısı, biz geride kalan yoldaşları tarafından mutlaka zafere taşınacaktır.

29 Ekim 2025

HPG Basın İrtibat Merkezi