Pır pır özgürleştik.
Şak şak güldük.
Gitti ağıtlar.
Geldi destanlar.
Daha neler neler gördük şu El-Münafıklar ülkesinde.
Bir Boşbuğ çok konuştu, har u har konuştu.
Cahilene konuştu, akademik misale parelendirildi.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına, “Türk Milleti” denir dedi.
El etek öpen medya şaklavanları açılım manilerini okudu.
Açıl da susam açıl misali olmuyor.
Yine de bu el etek öpen Türk medya şaklavanları cetveli açar gibi açıyorlar da açıyorlar, şu Boşbuğ’un ırkane argümanlarını.
Örnekleme yaptığı tüm yazarlarda kendisi gibi Yahudi ve ırkçı yazarlardı.
Max Weber, Eliot Cohen, Janawitz, Aron ve Huntington gibi yazarlar ve stratejistlerin hepsi ırkçı ve Mezopotamya uygarlığına düşman yazar ve stratejistlerdir.
Yani bozacının şahidi şıracı olurken, ne demiş ti, şu Sebatayist Boşbuğ?
Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına, “Türk Milleti” denir.
Yani Kürtler, Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar, Terekemeler, Suryaniler, Ermeniler, Rumlar, Lazlar, Çerkezler bilcümle Kürdistan ve Anadolu halkları kan verirken, can verirken Türkiye Halkı idiler.
TC kurulduktan sonra hemen bir çırpıda Türk Milleti oldular.
Yani amiyane dille Altı Kürt, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille Altı Çerkez, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille Altı Laz, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille altı elma ağacı, üstü yani meyvesi armut oluyor.
Bir de, biraz da tersi olsun İslam kardeşiyiz ya.
86 yıldır Kürtler, Çerkezler, Lazlar ve diğer halklar Türk oldular.
Biraz da, 86 yıl boyunca Türklerden bazıları Kürt, bazıları Çerkez, bazıları Laz ve geriye kalanları da diğer halklardan olsunlar.
Ha bir de şu Türkiye Cumhuriyeti’ne, Kürdistan Cumhuriyeti desek ne olur acaba?
Kürdistan Cumhuriyeti’ni kuran Kürdistan halkına “Kürt milleti” desek ne olur acaba?
Kürdistan Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Kürt denir maddesini de KC anayasasına yerleştirirsek ne olur acaba?
Anayasanın ilk üç maddesine Kürt putunu koysak, dördüncü maddede desek ki, Kürdistan Cumhuriyeti Anayasasının ilk üç maddesinin değiştirilmesi teklif edilemez ne olur acaba?
Tüm Türk çocuklarını anaokullara alsak, YİBO’lara alsak onlara Türkçe’yi yasaklasak ve Kürtçe’yi zorla öğretsek ne olur acaba?
Buna çağdaşlık desek, uygarlık desek ne olur acaba?
Türk Alevilerini laiklik ayağıyla Kürtleştirirsek, Sünni Hanefi mezhebine mensup Türkleri Kürt-İslam sentezi ayağıyla Kürtleştirirsek buna da İslam kardeşliği desek ne olur acaba?
Türk-İslam sentezcisi ırkçı AKP gibi, Kürt -İslam sentezcisi ırkçı bir Kürt partisini kurarak bununla Sünni Türkleri avlasak ne olur acaba?
Benzer tarzda CHP gibi bir parti kurarak, Türk Alevilerini avlarsak ne olur acaba?
Fetul-Münafık gibi birilerini çıkararak Türkleri, Kürtleştirirsek ne olur acaba?
Türkler bu soykırıma karşı, “Türk Özgürlük Hareketini” kurarak bize karşı savaşırsa Türklere terörist desek ne olur acaba?
Türkler DTP gibi bir Türk Partisi kurarak demokratik mücadele verirlerse biz de desek ki, bunlar TC K’nin elemanlarıdır. Bunlar Türkiye İşçi Partisi’ne bağlı teröristlerdir.
Kürt Zaman gazetesi, Kürt Star gazetesi ve Kürt Yeni Şafak gazetesi aracılığıyla Fetul-Münafık zihniyeti misali Türk gençleri, kadınlarını terörize ederek gözaltına alırsak, zindanlara atarsak ne olur acaba?
Şimdi olup bitenler ve Kürtlere reva görülen zulüm ve soykırım nedir acaba?
Yalnızca son bir haftadır DTP’lilere yönelik yapılan Türk Devlet Terörü neye tekabül ediyor acaba?
Hem Kürtler, hem Türkler ve hem de diğer halklar tüm bunlardan sonra düşünsünler Kürtlerin gerilla olma dışında güvencesi, stargahı ve kutsal kıblesi var mıdır?
Musa, İsa, Muhamed, Mazlum ve Zilanlar aşkına söyleyin bana.
Özgürlük aşkına söyleyin bana, Kürtlerin gerilla olma aşkı dışında, başka bir aşkı olabilir mi?
- Ayrıntılar
Mevsimlerden bahar… Belki herkeste bir başka ama bizde hep aynı telaş aynı heyecan.
Birkaç gün önce bir grup arkadaş, her birimiz bir ağaca dayanmış, henüz bir önceki yağmurun ıslaklığını tam üzerinden atmamış yeşil otların içine gömülmüş bir şekilde aynı telaş, aynı heyecandayız: Bu bahar hangimiz hangi eyalete gideceğiz. Hangimiz Botan’ın yüksek yaylalarında olacağız, hangimiz Amed’in surlarına uzaktan, dağlarından bakacağız, hangimiz Seyit Rıza’nın kutsal toprağına yüzümüzü süreceğiz. Ve hangimiz Amanoslarda, Karadeniz’de Türkiye’ye açılacağız.
Biz böyle hayallere dalmış tartışa dururken açık bıraktığımız radyodan dökülüverdi sözcükler: “Irak’taki üçlü koordine PKK’nin sonunu getirecek.” Hep beraber “demek bu koordine çözecekmiş bizim düğümü deyip” güldük; güldük gülmesine ama bir anda kendimizi yeni bir tartışmanın içinde de buluverdik. Her birimiz televizyondan, radyodan, arkadaşlardan duyduklarımızı döktük ortaya.
Kim çözecek bu düğümü…
Her biri kendi memleketlerine hayırsız bu üçlü koordine mi?
Bütün dünyanın başına bela olmuş Amerika ve O’nun çiçeği burnunda Obama’sı?
Dünü bugününü tutmayan, kendini bile pazarlayan AB’mi?
Hangi çağın değerlerini temsil ettiği belli olmayan, yılana bile dost diye sarılan İran ile Suriye’mi?
Bir Amerikalı danışmanın hiç görmediği ve tanımadığı, dünyanın öbür ucundaki halk hakkında yazdığı rapor mu?
Ya da Türkiye’ye “geçerken uğrayan” uzak doğu liderleri, doğu Avrupa başkanları, büyük şirket sahipleri mi?
Hem tartışır hem de eğlenirken, ıslak otların içinde, her birimiz bir ağaca dayanmış bir anda gözlerimizi yummuş, dalıvermişiz. Uykusuzluktan değil de belki de sorunun cevabını içimizde aramamızdan dalıvermişiz…
Bir de bakmışız Amed’de, 35 koğuşta Mazlum’un çaktığı üç kibrit olmuşuz.
Bir de bakmışız Botan’da ARGK’yi halkın kulaklarına fısıldayan Agit olmuşuz.
Bir de bakmışız Lice’de, omzumuzda şehit cenazesi, ayaklanmış halk olmuşuz.
Bir de bakmışız Dersim’de bin yılların tohumunu atan Zilan olmuşuz.
Bir de bakmışız Adana’da, Mersin’de panzer kovalayan küçük generaller olmuşuz.
Bir de bakmışız Amara’da “ölümüne Önderlik” diyen Mustafa ile Mahsum olmuşuz.
Bir de bakmışız Besta’da, tüm egemenliğe karşı silahlanmış gencecik Karker Cudi olmuşuz.
Derken, gerilla sezgisinden olacak, hepimiz ıslak otların içinde, birer ağaca dayanmışken gözlerimizi açık ve omuzlarımıza dayadığımız namlulara bakarken bulduk. Ve sessizce güldük. Kim çözecek bu düğümü… Cevabı, arkasından söz beklemeyen o anlamlı tebessümlerde.
Mevsimlerden bahar…başkalarını bilmem ama bizde hep aynı telaş, hep aynı heyecan.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Önderliğimizin çağrısı ve KCK Yürütme Konseyi’nin almış olduğu karar doğrultusunda 1 Haziran 2009 gününe kadar çatışmaya girmeme kararı alan Halk Savunma Güçlerimize yönelik olarak TC sistemi tarafından son dönemlerin en şiddetli operasyonları yürütülmektedir.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
13 Nisan günü Amed’in Dicle (Pîran) ilçesine bağlı Gursê, Uçkula, Haftanin, Arçek ve Heredan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
15 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 13 Nisan günü 15:00-16:00 saatleri arasında TC ordusu tarafından Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Mergeneş Köyü’ne yönelik obüs ve havan saldırısı yapılmıştır. Saldırı sonucunda köyde bulunan bahçeler zarar görmüştür.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. Son aylarda hareketimizin yaratmış olduğu kazanımlar sonucu zayıflayan ve 29 Mart yerel seçimlerinde halkımızın zaferini hazmedemeyen TC sisteminin 9 Nisan günü, Kumçatı (Dergûl) ile Şenoba (Segirke) çetelerinin (korucu) aktif katılımıyla başlattığı ve Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına bağlı Girê Tendurê, Girê Xanê, Tepe Firinê, Serkê Hêryar, Serkê Deryan, Serkê Muhammedê Uso, Behrêter, Çelêsor, Hezil Vadisi, Herekol yamaçları ve Kanî Botkê alanlarını kapsayan operasyon devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 10 Nisan günü 12:00 – 13:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap bölgesinde bulunan Nêrwe’ye bağlı Eleh Köyü, Başê Köyü, Rubar Tepesi ve Çiyareş Tepesine yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan atışlarıyla birlikte misket saldırısı yapılmıştır. Yapılan saldırılar sonucunda alanda bulunan köylerde maddi zarar meydana gelmiştir.
- Ayrıntılar
Hep söyler dururum.
Kendimi bildim bileli.
Bu gulkuj Evdo’yu tanıdım tanıyalı.
Hep bin bir suratlı katilleri anımsarım.
Hep bin bir suratlı, yeminli Kürt düşmanlarını anımsarım.
Hep ecdadından itibaren kafastasçılığı tescillenmiş, berroş ve büyük kafalı ırkçıları anımsarım.
Ahmet Arif’in dediği gibi:
Gulkuj Evdo gibiler,
“Engerekler ve çiyanlardır.
Ekmeğimize, aşımıza göz koyanlardır.
Tanı bunları, tanıda büyü”.
Ey mazlum halkım!
Baksana bu Gulkuj ne diyor.
Diyor ki: “Eğer Irak PKK’yi çözmese kendileri çözecekmiş PKK’yi”.
Bu gulkuj öyle bir PKK ve Kürt düşmanıdır ki, tüm Kürtleri asit kuyularına doldurarak jenosidden geçirse bile, buna doyamayacak kadar gözü dönmüş kalpsiz bir cellattır.
Baksanıza O’nun CIA pasoportlu hocası Fetul-Münafık, Yankeelerin ülkesinden gönderdiği fetvada diyor ki, “Hizbul-Vahşet yalandı”.
Diyor ki, “domuz bağları yalandı”.
Aynı Fetul-Münafık Hizbul-Kontraların mezar evleri ortaya çıkmadan önce diyordu ki, “her yerde Hizbullahçılarla karşılaşabilirsiniz”.
Bunu söyleyerek Kürtleri hizbul-kontra katilleri ile tehdit ediyordu.
Bu katillerin mezar evleri ortaya çıkınca, bu defa hizbul-vahşet diyordu.
Şimdi de “hizbul-vahşet yalandı” diye fetva veriyor.
Dansözlük yapılır da, bu kadar yapılır.
Yalan atılır da, bu kadar atılır.
Fetul-Münafık sıfatının yanına, bir de “yalanların efendisi” diye bir sıfatı bu münafık Fetullah’a yakıştırırsak, tam da taşı gediğine oturtmuş sayılırız.
Yalanların Efendisi Fetullah bunları yaparken diğer şagırtı Katil-Qerdoğan’da içindeki pisliği kusarken, “PKK ile en fazla savaşan AKP’dir” diyebiliyor.
Tüm bunları yan yana getirdiğimizde bir şeyler olacak herhalde diyebiliriz.
Anlaşılan o ki, bu enli, üçlü ve yeminli Kürt düşmanları Fetul-Münafık, Gulkuj Evdo, Katil-Qerdoğan ile Sebatayist General Boşbuğ kendilerini tekrardan Kürdistan gerillasına karşı denemeye niyet ediyorlar.
Belki de bunun kararını almışlar.
Kürdistan gerillası, hem Güney’de hem de Kuzey’de buna hazırdır.
“El mi yaman bey mi yaman” göreceğiz.
Kürtçesi, kurt u kurmanci Kürdistan gerillası HPG mi yaman, yoksa Türk ordusu mu yaman yaşayıp göreceğiz.
- Ayrıntılar
