Yeniden Dirilişi Gerçekleştiren ve Kurtuluş Yolunda Emin Adımlarla Yürüyen Halkımıza 15 Ağustos Atılımı’nın Yıldönümü Kutlu Olsun!
Tarihte yitirilen bir ülkenin en eski halkı, günlerin en anlamlısı olan bu günü 15 Ağustos Atılımı’nın yıldönümünü, kendini her yönüyle yeniden yaratarak, insanlıkla tanışmasını en temel insan hakları savaşımıyla ve bağımsız bir ülke, özgür halk kimliğiyle karşılayarak kendine layık olanı artık iyi anlamış, hiçbir gücün elinden koparamayacağı tarihi bir savaşımı başarıyla verme şansına erişmiştir.
Bugün artık me...
Savaşan Kürdistan Halkına!
Değerli Halkımız!
15 Ağustos Atılımı’nın 11. yılını geride bırakıp 12. savaş yılına girerken, hepinizi büyük coşkuyla selamlıyor ve bu yılında sizin zafer yılınız olması için başarı sözünü tekrarlıyor ve selamlıyorum.
Siz halkımız bu yılda da büyük bir savaşı yaşadınız. Düşman, geçtiğimiz yılı bizim için büyük umutsuzluk, karanlık ve bitiş yılı haline getirmek için bütün imkanlarını seferber etti. Belki de hiçbir savaşta kullanılmaması gereken kirli savaş yöntemlerini dayattı. Çok iyi biliyoruz ki, eğer bu savaşı...
Sivas’ta iki erkek, iki bayan arkadaşın şehit düşüşüne baktığımda, yine yaşam tarzınızla bağlantısını kurmaktan kendimi alıkoyamadım. Düşman o cenazeleri sergilerken, yaşamınızda bu gerçeği tespit etmek hiç de zor değil. Yaşamdan kaybettiler. Baharın bu günlerinde gerillanın kaybetmesi, kesinlikle koşulların elverişsizliğinden değil, kendini doğru yaşamsallaştıramaması ile çok yakından bağlantılıdır.
Tabii burada eskisi gibi öfkelenmem de, çünkü kazanabilme imkanını yakalamışken büyük oynayamamak, büyük savaşamamak tamamen o kişinin sorunudu...
Genelde Mayıs ayı, şehitler ayıdır. Mayıs'ın 18'i bizim açımızdan ve Türkiye devrimcileri açısından da Şehitler Günü'dür. Her gün şehitlerimiz var.
Saldırıda kahramanca bir rol oynamış. Yine her gün çatışmalar var, şehitlerimiz var. Şehitsiz bir gün olmadığı gibi, bir güne artık çok şehidi yerleştirme dönemi içerisindeyiz. Ama ilk şehitlerimiz de bildiğiniz gibi bu baharın sıcaklığında yaşama çekilmesinde verilmişti. Haki Karer şahadetinin on beşinci yıldönümü neye ulaşmıştır? Olumlu bir kişiliğin yoldaşça anılması, ona bağlı kalınmasının, b...
Olağan gelişmelerde kahramanlık aranmaz. Olağan ulusal ve parti gelişmelerinde kahramanlık yoktur. Lügattaki anlamıyla kahramanlık, daha çok olağanüstü durumlarda bireyler, halklar, uluslar tarafından politik bir rolün oynanmasında yapılan fedakarlığa, gösterilen cesarete, harcanan emeğe ve bu temelde yaratılan esere verilen addır.
Bir halkın, kahramanlara, su ve hava kadar gereksinmesi vardır. Kürdistan halkı, tarihinin hiçbir döneminde, şimdi olduğu kadar buna ihtiyaç duymadı. Bu, son derece anlaşılır bir şeydir. Çünkü; Kürdistan halkı, t...
Heval ABBAS
Öncelikle başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların 15 Ağustos Diriliş Bayramlarını kutluyorum. 38. 15 Ağustos yılında üstün başarı dileklerimi de ifade ediyorum. Ölümsüz komutanımız Agit yoldaş şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. ‘Özgürlük Zamanı Hamlesi’ temelinde düşmanın amansız saldırılarına karşı direnen herkesi selamlıyorum.
Zaman halkların zamanı, zaman gerillanın zamanıdır. Artık düzenli ordularla, baskı ve sömürüye hizmet eden güçlerle ayakta kalmanın, var olmanın çağı geçmiştir.
Zaferi görme...
HEVAL ABBAS
Tarihsel Toplum Gelişiminde Kahramanların Önemli Bir Rolü Vardır
Bugün 28 Mart, Ulusal Kahramanımız, komutanımız olan Agit Yoldaşın şehadetinin 35. Yıldönümü. Ulusal kahramanlarımız Mazlum ve Agit Yoldaşlar şahsında tüm kahramanlık dönemi şehitlerimizi, özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların, halkımızın kahramanlık gününü kutluyoruz.
AKP-MHP’ye verilecek her oy ‘Kürt katliamını onaylıyorum, Kürtleri vur ve öldür’ demektir. Kürtlerin AKP-MHP’ye verdiği her oy Kürt halkına sıkılan bir mermi olacaktır. Bunu böyle bilmek gerekir. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Stêrk TV’de yayınlanan özel bir programda Rosida Mardin’in sorularını cevapladı. Karayılan, 2019 Newrozu, Türk devletinin mevcut durumu, Kürdistan Savunma Güçleri’nin gerçekleştirdiği Komuta Konseyi toplantısı, Şengal’deki provokasyondan Baxoz’da ilan edilen zafere kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu.
...
PKK Yürütme Komitesi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Stêrk TV’deki Özel Programa konuk oldu. Rosida Mardin’in sorularını cevaplayan Karayılan 15 Şubat 1999 devletlerarası komplosu ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı büyük bir kararlılıkla sürdürülen direnişe ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. "Artık söze yer kalmadı, bıçak kemiğe dayandı, vicdan hareketi başlamalı" diyen Karayılan sürecin olağanüstü olduğunu, herkesin elini taşın altına koyarak sürecin kendisine yüklediği sorumluluğ...
PKK Yürütme Komitesi Üyesi ve Kürdistan Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan, uluslararası komplonun Önderlik, Hareket ve halk mücadelesiyle boşa çıkarıldığını, ancak tümden parçalanmadığını belirterek, “Uluslararası komplo ancak Önder Apo özgürleşirse tümden yenilmiş olur” dedi. Gerillanın Yeniden Yapılanma Projesi kapsamında köklü bir yenilenmeyi yaşayarak önemli taktik çıkışları yapmayı hedeflediğini kaydeden Karayılan, olanaklar dahilinde çağın teknolojisinden de yararlanılacağını kaydetti.
PKK Yürütme Komitesi Üye...
Tarihi Hesaplaşma Günlerindeyiz
Ayrıntılar
1993'ün sıcak kışına girdiğimiz bu aşamada, her bakımdan zafer umutları ülkede adım adım yükselen devrimsel yürüyüşümüzün çabalarıyla gerçekleşmeye yüz tutuyor. Öte yandan gerçekten bir gerileme veya başarısızlık ortaya çıkacaksa, bunun da düşmandan değil halen utanılası etkilerini kişiliklerimizde çeşitli düzeylerde sürdüren, ama yerle bir edilmesi, mutlaka aşılması gereken özelliklerden kaynaklanabileceği, tabii ki bu durumun da hiçbir gerekçeyle savunulamayacağı bir tarzda dönemi kavrıyoruz, gereklerinin ne olduğunu çok açık bir biçimde hem bilince çıkarıyor ve hem de bunu kendimize mal ediyoruz.
Denilebilir ki, tarih bizim için hiçbir zaman bu kadar bağımsızlaşmaya ve her sahada özgürleşmeye imkan vaat eden bir durumda değildi. Yine bilinçli, örgütlü ve tek irade haline gelen partimiz önderliğinde ordulaşmamızla halkımızı hiçbir dönem bu kadar kavramış, ayağa kaldırmış ve başarı yoluna sokmuş değildik. Ayrıca parti tarihimizde, hiçbir yıldönümü, bu kadar kendine güvenme, bunu doğrular temelinde yakalama, başarı için ne gerekliyse ona sahip olma ve böylece yürümeye güç kazanma özelliğine sahip değildir. Yine belirtilebilir ki, 15 yıl, bir çocuk da olsa ne olup olmadığını ortaya çıkarabileceği gibi, bir partinin de bir devrime yeterli olup olmayacağını, onun zaferini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini kanıtlayabilecek bir zaman kesitidir. Yani 15 yılda bir parti ya zaferi imkan dahiline sokar ya da bunun tersi olarak aşılır. Çok iyi biliyoruz ki, sadece ülkemizde ve bölgede de değil, dünyanın birçok alanında mevcut partiler başaramaz, hatta dağılırken, özellikle de reel sosyalistlik temelinde kurulan bütün partiler çözülürken, yaratıcı sosyalizmin en yetkin temsilcisi partimizin, bu yıllarda emperyalist kapitalist sisteme böylesine kafa tutması, bu sisteme karşı irade sergilemesi ve yine her türlü iç gericiliğe, tutuculuğa karşı kendini yenileyerek, yaratarak sürdürmesi sadece ulusal kurtuluşun sorumlusu bir parti olarak değil, oldukça enternasyonalist bir parti olmanın da seçkin örneğini sunmuştur.
Partimizin tarihini her bakımdan öğrenmekte, öğretmekte ve özümsetmekte sayısız yarar vardır. Şu çok açıkça söylenebilir ki; aslında bizim için tarih parti tarihidir. Bin yılların kaybedilmiş nesi varsa kazanılmış biçimiyle yeniden yaratılan tarih de bu parti tarihi içinde biriktirilmiş, gizlenmiş ve gün ışığına çıkarılmış bulunmaktadır. Kaybedilen tarih, kaybedilen kimlik, kaybedilen her türlü bağımsızlık ve özgürlük parti tarihimizle başlatılıyor, yüceltiliyor ve zaferin eşiğine kadar getiriliyor. Eğer insanlık diye bir davamız varsa ve eğer bu iddiamızdan vazgeçmemişsek, bileceğiz ki bunu ilk defa yakalıyoruz. İnsan olmak şerefinden asla vazgeçilemeyeceği, bunun ekmek, su ve havadan daha çok gerekli olduğu ve bizim de bu onurdan ne kadar yoksun bırakılıp hayvanlara yaraşır bir sömürge düzeni içinde tutulduğumuzu göz önüne getirirsek, bu parti tarihinin ne kadar diriltici, güçlendirici ve böylelikle başarıya götürücü bir kuvvet, çok kıymetli bir güç olduğunu sadece kavramak da değil, yaşamımızın ta kendisi, partililerle birlikte bütün halkımızın gerçek kimliği olduğunu kavrıyoruz, kabul ediyoruz ve adeta içimize işliyoruz. Ayrıca şu da çok açık ki elimizde aslında halk olarak fazla değer yoktu. Ülke zaten sadece harap olarak değil tanınmış olmaktan da çıkarılmıştı. Neye benzediği, kimin olduğu belli olmaz bir konuma getirilmişti. Kişi olarak her türlü alçaltıcılık, her türlü yoksullaştırıcılık kendine yakıştırılmıştı. Sadece yaşamın en basiti, en yüzeyselini değil, en hor görüleninin utanılası biçimini iliklerine kadar yaşamış bir toplumun içinden gelen bireyler olarak, aslında sadece bir partinin siyasi çizgisinin başarısı değil, bir insan olmanın, insanlığı başarmanın bizim açımızdan ikinci bir doğuş değil de, doğuşun ta kendisi olduğunun bilincine şimdi daha iyi ulaşmış bulunuyoruz. Unutmayalım ki bu doğuş, bu bilinç olmazsa aslında beş paralık değerimiz yoktur.
Hiç kimse yanlış bir yaşam felsefesiyle, "param olsa şöyle yaşarım, apartmanlarım olsa şöyle keyiflenirim, şu ülkede, şu yetkilerde, şu mevkilerde şöyle rahatlık vardır" deyip de kendini aldatmasın. Özellikle "şöyle keyfime göre bir aile yaşamı, cemaat yaşamı tutturursam benden daha iyisi yoktur" deyip de kendi kendini kandırmasın. Bütün bunların bir sahtekarlıktan, kendine ihanet etmekten ve en iyi ifadeyle bir gafletten ibaret olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz. PKK tarihinin süzülmüş bir ifadesi aslında bu gerçeği dile getiriyor ve en doğrusu da bu tanımdır. Kaldı ki, eğer sen ismine bile sahip çıkamayacak, en basit kimlik bilincine bile yaklaşamaz duruma getirildiğini, insanlıktan çıkarılmaktan daha kötü bir duruma düştüğünü görmüşsen buna duyacağın büyük öfkeyle ve bundan kurtulmak için sergileyeceğin çok amansız bir çabayla karşı karşıya olduğunu da anlarsın ve böylelikle PKK denilen yola girersin. Bunu şunun için söylüyoruz: Büyük çabalar harcanıyor, büyük kahramanlıklar sergileniyor, insan soyunun ender görebileceği fedakarlık ve cesaret örnekleri ortaya çıkıyor. Eğer nasıl ve neye dayanılarak bunlar başarılıyor diye soruluyorsa cevap olarak bunun temelinde böyle bir yaklaşımın olduğunu söylüyoruz. Partimizin temelinde esasta böylesine bir amaç gizlidir ve bu çok açıktır.
Tüm bunları şunun için söylüyorum: Ulusal kimliğin kanıtlanması, herkesin meseleye az çok ilgi göstermesi, "ben bu işte varım" diyebilecek noktaya gelmesi ve "başarılı da olabiliriz" diyecek bir yüreğe ve inanca sahip olması yine partinin bu özelliği sayesindedir. Yani şu noktaya geliyoruz: Bu aşamada parti bizim için her şeydir. Teneffüs ettiğimiz hava, içtiğimiz su kadar yaşamımız için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Eğer başaramayacaksak, bu söz konusu ihtiyacın gereklerini yerine getiremediğimizden ötürüdür.
Parti davasında iddialı olmak demek, bu temelde insanlığı yüceltmede iddialı olmak demektir. Parti gerçeğini yaşamak demek, insan olma durumunu yakalamak veya yaşamak demektir. Hiç kimse bunu sadece bir siyasal, örgütsel olay olarak anlama darlığına düşmesin. Ve özellikle de "partinin dışında da bir yaşam mümkünmüş, partinin özelliklerinden fazla etkilenmemiş bazı bireysel tutumlarla aslında kendimizi yaşatabiliriz" demek gafletine düşmesin. Eğer bu mümkün olsaydı, bin yıllık tarih herhalde böyle gelişmezdi. Ve yine herhalde bu kadar sadece dünyanın gerisinde de değil, altında kalmazdık.
Çok iyi biliniyor ki, PKK var ediyor. Şimdi dostun da düşmanın da çok iyi gördüğü ve bizim için de tam bir yaşam tarzı olan bu gerçeği böyle kavrayıp anarken, hiç şüphesiz geçmiş başarılarımızla övünemeyeceğimizi, böyle bir partimiz var diye kendi kendimizi yeterli görmek durumunda olmadığımızı biliyoruz. Daha çok da kazanılması gerekenin bir gelecek olduğunu, önümüzde başarılması gereken görevlerin yaman olduğunu, bu temelde parti tarihinin bir anlam ifade ettiğini bunun da doğru bir parti militanlığı olarak anlaşılması gerektiğini unutmuyoruz.
Sorunlar ağır, büyük çaba istiyor. Ulusal düzeyden tutalım uluslararası düzeye, ideolojik sorunlardan tutalım askeri sorunlara ve hatta pratikte yaşadığımız küçük maddi sorunlardan tutalım ruhi sorunları aşmaya kadar, bütün bu sahalarda çok kapsamlı sorunlar kendini dayatıyor. Ama burada bir şansımız vardır, o da, bütün bu sorunlara çözüm gücü olabilecek olanaklara sahip olmamızdır. Tarihimizde hiçbir zaman sahip olamadığımız bu olanakları sorunları çözecek tarzda elde etmiş bulunuyoruz. Bu büyük farkı görmek çok önemli, görüp de gereklerini yerine getirmek daha da önemlidir.
15 Ağustos 1984 gerilla atılımımızın 38. yıldönümünü yaşıyor ve Devrimci Halk Savaşı’nı zaferle taçlandıracağımız 39. Zafer Yılı’na yürüyoruz. Bu temelde öncelikle işgalci ve sömürgeci düşmana her gün ağır darbeler vuran gerilla güçlerimizi ve 15 Ağustos çizgisinde özgürlük için savaşan herkesi selamlıyoruz. Başta Önderliğimiz olmak üzere halkımızın, bütün yoldaşların ve devrim için mücadele ede...
3. Dünya savaşının ortaya çıkarttığı fırsatlar ve hakim sistemin yaşadığı kaos süreci ezilen toplumsal kesimler için tarihi bir öneme sahiptir. Bu sürelerde eski dengeler yıkılıp ve yeni dengeler kurulmaktadır. Bu süreçler stratejik anlamda değişim, dönüşümün yaşandığı ve hegemon güçlerin tam anlamıyla hakimiyet sağlayamadığı ve bu sayede boşlukların ortaya çıktığı sistem karşıtı devrimci mücade...
16. yüz yılda gelişmeye başlayan kapitalist modernite sistemi Birinci Dünya savaşı sonrası kendini tekelleştirerek hegemon sistem haline getirdi. Birinci Dünya savaşı ihtiyaç duyulan hammadde kaynaklarını gasp etme ve pazar paylaşımını amaçlıyordu. Pazar kapma arayışı iki dünya savaşında yüz milyondan fazla insanın canına mal oldu. Almanya ve İngiltere arasında sistemin hegemon gücü olma sava...
Bilindiği gibi Uluslarası Komplo’nun 23. yıldönümünü yaşamaktayız. Bu komplonun amacı Rêber APO şahsında Kürt Özgürlük Hareketi’ni yok etmektir. İmralı tecrit ve işkence sisteminde normal bir insanın bu kadar süre direnmesi mümkün değildir. Önder APO adeta çelikten irade, büyük bir inanç ile bu saldırılara karşı tarihi bir direniş sergiliyor. Önder APO sadece komployu boşa çıkarmadı, aynı zaman...
Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan’ı öncelikle Önderliğimize ve tüm halkımıza, tüm yoldaşlarımıza kutluyoruz. Özellikle de içinde bulunduğumuz yılın direniş çizgisini belirleyen, Önderlik üzerindeki tecridi kırmak için canlarını açlık grevine yatırarak Önderlik etrafında kenetlenen açlık grevi direnişçilerine Önderliğimizin doğum gününü kutluyoruz. Yeni bir 4 Nisan’ı karşılarken Önderliğimizin...
Çağlar boyunca insanlık tarihinde tanıklık edilen bir çok devrimsel çıkış olmuştur. Ve damgasını insanlık mücadelesinde, zulme ve zalimliğe karşı duruşuyla bilinmektedirler. Direniş geleneğini İnana, İştar ve Mezopotamya tanrıçalarından devralan Zerdüşt, Maniden, ta ki Budalardan, İbrahimlerin Nemrutlara karşı çıkışından tutalım, İsaların, Firavununun, insanlara karşı yağdırdığı talan ve insanlı...
Ateş, Newroz bir efsanenin, bir halkın yeniden yaratılmasıdır. Belki de en yalın sözlük anlamı budur. Çünkü bu efsane ile Kürt çocukları ve kuşakları tarihin satırlarının arsından dağ başlarına teker taşımış, zalimler ve kahramanlar yeniden vücut bulmuştur.
Newroz' un "uzak" tarihinden bahsetmemek olmaz... Kral Cemşit'in devrilmesi ile yerine geçen Dehaq kısa zamanda etrafına dehşet salar. Bir ha...
Cezaevinden yazan ve üzerinde durduğum hususlarla yakından ilgilenen bir arkadaş mektubunda mürşit-mürit ilişkisi üzerinde duruyor, bu ilişkide önemli olan şeyin edep halkasını yakalamak olduğunu belirtiyordu. Mürşitle ilişkide adabı gözetmek demek, yüksek bir anlama gücü temelinde Mürşidi izlemek demektir. Mürşidi taklit eden, kendini Onun yerine koymuş sayılır ve bunun edeple ilgisi yoktur. Bu a...
Özgürlük öncümüz PKK’nin resmi kuruluşunun 40. yılına giriyoruz. Kürt özgürlüğünün 40. yılına adım atıyoruz. 40. tarihi Kasım’ını yaşıyoruz. Öncelikle daha şimdiden PKK’nin 39. resmi kuruluş yıl dönümünü başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşlara halkımıza ve insanlığa kutlu olmasını, başarı ve zafer getirmesini diliyoruz.
Önder Apo’nun “benim gizli ruhum gibiydi” dediği Haki Karer yoldaş şahsın...
Son süreçte KDP’nin Ankara ziyareti ve ardından Şengal’e saldırması ile birlikte KDP, Kürt halkına yönelik ihanet savaşının startını verdi. KDP’nin Şengal saldırısında da ortaya çıktı ki; KDP başta Güney Kürdistan halkının nezdinde ve dört parça Kürdistan’da ihanetçi olarak damgalandı ve teşhir oldu. Ve tüm...
Kemal'i anlamak, bir anlamda Önderliği anlamaktır. Kemal Pir'in kişilik ve mücadele özelliklerini, onun felsefe ve mantığını, yaşam ve mücadele tarzını anlamak, bizi Önderliği anlamaya, doğru pratikleşmeye ve başarıya götürür.
PKK'nin kurucuları arasında yer alan Cemil Bayık, Kemal Pir'in Apocu Hareketin ilk çıkış yılları ve sonrasındaki sürecini değerlendirdi. Bayık, yeni paradigmanın ve zihni...
Önderlik Güneybatı Kürdistan’da büyük ve anlamlı bir çalışma yürütmüştü. Önderliğin bu anlamlı çalışması halk üzerinde ciddi bir etki yaratmıştı. Halkın Önderliğe olan bağlılığı ve Önderliği sahiplenme duygusu bizleri de etkilemişti. Ben de bu etki ile büyümüş, daha küçük yaşta halka bağlılık duygusuyla yetiştirilmiştim. Bu etkilenme sonucu Önderlik üzerine çok okudum, anlatılanları dinledim. Anl...
“Acıya, gözyaşı dökmeye zamanımız olamaz.”
Partimizin 5. Kongre süreciyle beraber, ülkede yeniden bir hareketlilik süreci başlamıştı. Eyalette yaşanan kayıplar ve kongreden eyalete gelen arkadaşlarla, fırtına birliklerinin oluşturulması gündemleşmişti. Biz de, Hamza arkadaşın sorumluluğunda, Habizbına bölgesinin Dilveria alanındaydık.
Dilveria alanı; Hasankeyf, Gercüş Savur üçgenini kapsayan ...
“Onun kalbi, benim de şuurum durmuştu sanki”
’1994 yazını yaşıyor ömürlerimiz... Aylardan Haziran. Hakkari’de Karnesa alanındayız. Bu alanda dört mevsimi bir günde yaşar insan. Bir yandan yaz mevsiminin kavurucu sıcaklığıyla terden sırılsıklam bedenlerimiz... Diğer yandan üst üste birikmiş, yıllanmış karlarla örtülü toprak... Hemen yanında tüm bunların ortak emeğiyle yaratılmış gibi duran rengare...
Evet sonbaharda bile yaprakları dökülmeyen iki çiçekti onlar. Kışları kar’ın altında ölmediler. Yazların kavurucu sıcağında hiç… Bütün zorluklara inat hep canlı kalmayı bildiler. Güzellikler, zorlukları tanımaz. Onlarda güzellikleriyle her zaman zorlukları yendiler. Sorxwin ve Nucan yoldaşlar hep İlkbaharın ve Sonbaharın çiçekleriydiler. Onlar yaşam ve doğanın birer ikizi gibi hep bütünlük sağlayı...
Üç yıl sonra. Yıl 96. İçinde olduğum tabur Avaşin'den Ertuş'a doğru geceleyin yol aldı. Bahar takvimlerde bitmiş, yaşamda ise hala hüküm sürüyordu. Bir su çıktı önümüze, kabaran, yatağından taşan, gürültülü bir su. Karanlığın içinde el ele tutuşup gruplar halinde geçtik suyu, dizin üzerine kadar ısl...
2011 Yılının 10 Nisan sabahıydı. Bu sabah keşifçi bendim. Dorşin’nin Kelasor vadisi sisten görünmüyordu. Sabah saat 8’e kadar etrafı keşfetmiştim. Yakın çevrelerin dışında hiçbir şey göremeyince kendimi noktaya arkadaşların yanına bıraktım. Nokta küçük bir vadinin içinden akan bir dereciğin kenarında idi. Renas, Fırat, Er...
Sabah olmuş, akşam yapılan uyarılara güneş doğuncaya kadar harfiyen uyulmuştu. Bütün günümüz manga yerleri yapmakla geçmişti. 10 Mart 1997 senesiydi.
Günler günleri kovalıyordu ve bizi en çok yağmurun yağışı veya ondan daha kötüsü adeta bazen yaşamı felç eden dolu yağışı zorluyordu. Newroz bayramı gelip çatmıştı. G...
Bir hayalim var
Kimseye anlatamadığım
Kırılmasından korktuğum
Bir hayalim var
Hayalimde büyük bir umut,
Kocaman bir sevgi var.
Başkan’ım,
Hayalimle her yerde seni arıyorum, dağların yüceliğinden bakışlarını istiyorum. Rüzgârlardan sesini istiyorum! Çiçeklerin canlılığında, kuşların kanadından her yerde, her şeyde seni arıyorum.
Ve yüreğimd...
Üç metrelik bir yaşam alanında mahkûm edilen bir Güneş… Bir Güneş sistemi bir odada nasıl mahkûm kılınabilir ki? Bu güneşin yüceliğinin hala farkında değil karanlıkların içinde kendilerini kaybedenler. Bu Güneş ki bütün ışınlarını dünyanın bütün özgürlük kokan yüreklerine ulaştırır. Ve ulaşt...